Mahfi Eğilmez: Kağıt Paranın Karşılığı Var mı?

Kâğıt para ilk kez 7. Yüzyılda Tang Hanedanının hükümranlığı sırasında Çin’de kullanıldı. Madeni paralarını sürekli yanlarında taşımak zahmet ve riskinden kurtulmak isteyen tüccarlar paralarını güvenilir kişilere emanet olarak bırakıyorlar ve karşılığında yazılı bir senet alıyorlardı. Zaman içinde bu senetler arkalarına devir kayıtları ve mühürleri konularak, yani bir anlamda ciro edilerek, başkalarına devredilir oldular. Böylece malı alan kişi bunun karşılığında satıcıya bu emanet senedini devrettiğinde para el değiştirmiş oluyordu.

 

960 yılında, Çin’de Song Hanedanının hükümranlığı sırasında bakır arzında ortaya çıkan düşüş madeni para basımını kısıtladı. Bu sıkıntıyı aşabilmek için bu kez hükümet kâğıt para basımına gitti. Bunlar geçici süreyle yürürlükte kalacak paralar olarak basılmıştı. Bu paralar, maden karşılığı basılıyor ve parayı getirene karşılığı olan madenin ödeneceği sözünü taşıyordu. Adına Jiaozi denilen bu kâğıt paralar madeni paralarla birlikte tedavülde kaldı.

 

Merkezi hükümet kâğıt paranın üstünlüklerini fark edince kâğıt para basımını tekel olarak üstlenmeye yöneldi ve 1120 yılından itibaren kâğıt devlet parasını basmaya başladı. Çin’e, giden Venedikli tüccarlar devlet garantisi altında basılan ve kolaylık sağlayan kâğıt para düşüncesini batıya taşıdılar. Bugün banknot olarak bildiğimiz terim ilk kez İtalyanlar tarafından ondördüncü yüzyılda “Nota di Banco” olarak kullanılmaya başlandı. İtalyan bankaları kendilerine emanet edilen paralar karşılığında banknot düzenler oldular ve bu banknotlar elden ele dolaşarak, Çin’de Tang hanedanı zamanında olduğu gibi, kâğıt para işlevi görmeye yöneldi.

 

Madeni parayla ilişkisi koparılmış kâğıt parayı basan ilk kamu bankası 1609 yılında kurulmuş olan ve Merkez Bankalarının ilk örneği olarak kabul edilen Amsterdam Bankası’dır. Merkez Bankalarının en eski örnekleri arasında kabul edilen İsveç Merkez Bankası (Riksbank, 1664) ve İngiltere Merkez Bankası’nın (Bank of England, 1694) kuruluş amacı hükümetin ihtiyacı olana borç parayı sağlamaktı.

 

Birinci Dünya Savaşı öncesinde hemen her yerde hükümetler kâğıt para basımını tekel haline getirdi ve çoğu bu yetkiyi Merkez Bankasına verdi. Basılan kâğıt paraların değerli maden (çoğunlukla altın) karşılığı vardı. Bu karşılığı bulundurmakla kâğıt parayı getirene o karşılığın ödenmesi sözü verilmiş oluyordu. Birinci Dünya Savaşıyla birlikte bu söz rafa kaldırıldı ve kâğıt para yalnızca yasal bir zorunluluğa dayalı olarak kullanılır oldu. Savaştan sonra karşılık meselesi yeniden oturtulmaya çalışılsa da gerçekleşmedi.

 

Madeni para, üzerinde yazılı değer kadar olmasa bile bir değer taşır. Kâğıt paranın üzerinde taşıdığı değere karşılık gerçek değeri ise yalnızca kâğıt ve mürekkep değeridir. Buna fiat para deniyor. Fiat, Latince “öyle olması gereken” anlamını taşıyan bir sözcük. Yani kâğıt paranın üzerindeki değer, yalnızca hükümet veya yasalar öyle söylediği için var olan bir değerdir, başka bir karşılığı yoktur.

 

ABD, 1971 yılında doların altın karşılığını kaldırınca dünyadaki bütün kâğıt paralar karşılıksız kalmış oldu. Bugün kâğıt paraların karşılığı yalnızca devletin itibarıdır. Buna karşılık sokaktaki insan, eski uygulamadan kalma alışkanlıkla kâğıt paranın hala bir altın karşılığı olduğunu sanır.

Mahfi Eğilmez: Perşembe, Şubat 23, 2012

Kaynak: http://www.mahfiegilmez.com/2012/02/kagt-parann-karslg-var-m.html?m=1